Ereğli Belediyesi borçları

Doç. Dr. Salih Yılmaz

Bu yazımda şu anki MHP Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin OBRUKÇU hocamızı irdeleyelim istedim. Evet, Hüseyin abi ile aynı köydeniz. Aynı zamanda da akrabayız. Belediye Başkanlığı öncesinde de kendisini tanırım. İnsanlık olarak değerlendirdiğimizde şeker gibi insan desek yeridir. Hem hoşgörülü, hem yardımsever, güler yüzlü ve hiperaktif bir kişiliğe sahiptir. Dinlemekten bıkmaz. Söz konusu hemşerisi olduğunda tüm dünyalar durur. Sigara ve içkiden hep uzak durmuştur. İyi bir milliyetçidir. Dostlarına ve arkadaşlarına önem verir. Kimse hakkında gıybet yapmaz. Verdiği sözü mutlaka tutar. Boş vaatlerde bulunduğu görülmemiştir. Hüseyin abi böyle birisidir…

Şimdi yukarıdaki satırları okuduğunuzda bazılarınız gerçekten öyle mi diyebilirsiniz. Evet, Hüseyin abi öyleydi fakat Belediye Başkanı seçilmeden önce… Belediye Başkanı seçildikten sonra bana göre yukarıdaki özelliklerinden çoğunu kaybetti. Artık hoşgörülü değil, oldukça sinirli bir kişiliğe sahip. Belediyede kendisini görünce korkmayan insan yok diye biliyorum… İnanılmaz fazla sigara tüketiyor ve dostlarından çok uzak… Belediye Başkanı seçilmeden önce veya seçildikten hemen sonra yanında olan hiçbir dostunu şu anda yanında göremezsiniz. Çünkü hepsini ya küstürdü veya seçim öncesinde Ereğli için planladıklarının yerine gelmediğini gören dostları onu terk etti.  Şu anda bütün enerjisini AK Partiye laf yetiştirmek veya onu eleştirmekle geçiriyor desek yeridir. Yani bizim tanıdığımız Hüseyin ağabey değil artık… Bizim çocukluğumuzda hep örnek aldığımız bir kişilikti. İyi haberlerini alırdık. Şimdi bunlar hayal oldu. Ankara’da bulunduğum sürece dostları ve arkadaşları ondaki değişikliği fark etmişler ve o artık bizden uzak diyorlar.. Demek ki Belediye Başkanlığı onu çok değiştirdi… Bu satırlar aynı köyden olmamız ve akrabalığımız münasebetiyle yazılmış üç beş cümledir. Biliyorum ki bu yazılanların belki de bir değeri yoktur.

Gelelim asıl konumuza. Köyümüz bir olsa da ve akraba olsak da ayrı siyasi kulvarlarda yürüyoruz. Bu eleştirilerim tamamıyla siyasi kişiliği ve yöntemlerinedir. Son haftalarda yerel gazetelerden sıkça borçlar meselesi gündeme getirildi. Gazetelerde boy boy  “56 milyon borçla devraldık 40 milyon borç ödedik” sloganı Sayın Hüseyin OBRUKÇU’nun ağzından yazıldı. Aslında temel olarak bu söylem doğru fakat şu anda belediyenin kaç lira borcu vardır veya ödenen borcun ne kadarlık kısmını hükümet silmiştir? Bunlar bilinmiyor. Açıklaması yapılmadığı için maalesef eksik ve halkı yanıltmaya yönelik bir söylem olmuştur. Nedir bu borç meselesi?

MHP Belediye Başkanı Hüseyin Obrukçu, bir önceki Belediye Başkanı Ahmet Özdoğan döneminden 56 milyon borç devralmıştır. 31 Mayıs 2012 tarihi itibariyle belediyenin borcu 66 milyon civarındaydı. Günümüzde belediyenin borcu yaklaşık 65-70 milyon lira olduğu tahmin edilmektedir. Şimdi sormazlar mı hani borç ödenmişti! Borç azalmamış ki aksine artmış… Şimdi 56 milyon borç ne oldu?

İşte asıl nokta burada. Şöyle ki bu borcun önemli bir kısmı SSK borçları ve ödenmeyen vergilerden kaynaklanıyordu. Hükümetin vergi affıyla 20 milyon civarında borç otomatik olarak silinmiştir. Ereğli’deki hazine arazilerine imar geçmesine izin verilerek hükümet tarafından belediyenin gelir elde etmesi sağlanmıştır. Belediyenin buradan elde ettiği gelir yaklaşık 2-5 milyon liradır. Yani 40 milyon ödendiği söylenen borcun 25 milyonu hükümet tarafından sağlanmıştır. Gelelim 15 milyonluk kısmına. Bu borçta 3,5 yıllık süreçte belediyeye sağlanan 25-30 milyonluk kaynakla eşitlenmiştir. Yani belediye kendisi bir gelir üretmemiştir. Ayrıca Ulu Caminin karşısındaki ucubenin yıkılması için de yaklaşık 8 milyonluk kaynak hükümet kurumları vasıtasıyla sağlanmıştır. Yoksa o parayı belediyeye kimse vermezdi. Ancak işin en kötü tarafı o yıkıma katkıda bulunan AK Partiden hiç bahsedilmemektedir. Şimdi her şeyi kendisine mal eden bir belediye başkanı nasıl olur da gelecekte milletvekilinden veya hükümetten destek isteyebilecektir.

2009 yılı itibariyle Ulu Caminin önündeki dükkan bedelleri devlet tarafından karşılanmıştır. Gazinoların taşınması için yine devletten para alınmıştır. Şu anda belediyenin aldığı kamyon ve iş araçlarının bedellerini de hükümet ödemiştir. Nasıl mı? Şöyle ki yakın zamanda Ulu Camiin önündeki yıkım için alınan 8 milyon liranın bir kısmı araçlara harcanmıştır. Bu para ile biran önce o bina yıkılması gerekirken bakıyoruz ki arabalar, kepçeler vb. alınmış. Belediye Başkanımıza sormak lazım hani Ak Parti sizin iş yapmanızı engelliyordu? Halbuki tam tersine sizin mantıklı getirdiğiniz projelere destek olmuş. Şimdi bazıları yapılanları yeterli görebilir. Fakat yüz bin merkez nüfusu olan bir ilçede bu yapılanları yeterli görmek hiç belediye işinden anlamıyoruz demektir.

Belediye ne yapmış (daha doğrusu henüz tamamlanmamış)…

  1. Ulu Camiin önündeki ucubenin yıkılması sağlanmış…(Daha doğrusu işi yavaşlatıp seçimi bekleyerek yeni bir sorun oluşturulmuş)
  2. Akbank önü düzenlenmiş (Vakıfbank-Esnaf Sitesi arası düzenlemesi)
  3. Gazinolar taşınmış…
  4. Oğuz Ata Tesisleri düzenlemesi…
  5. Park-bahçe-göl yapımı
  6. Yöresel ürünler satış yeri barakaları yapımı vb…
  7. Asfalt dökümü…

Yukarıda yapıldığı iddia edilen işlere bir bakalım kaçı tamamlanmış? Birileri ya bizi kandırıyor veya şaka yapıyor… Dikkat edin bu işlerin hepsi seçimlere 6 ay kala bitirilmiş ve açılışları yapılmış olacak… Oğuz Ata Tesislerinin tamamlandığı söyleniyor. Fakat ben gezdiğimde halen tam bir keşmekeşlik içinde. Koskoca Ereğli’de yukarıda yarım kalmış işler mi Belediyecilik…

Gazinolar meselesi de ayrı bir iş. Var mı bizden başka kendi eliyle gazino yapan başka bir belediye… Ankara’da bile Ereğli Belediyesi gazino yapıyormuş diye esprisi yapılıyor. Haa bir de o gazinoların Konya’dan gelen yeni gazino sahiplerine devredildiğine dair şaibeler var…

Ereğli Belediye Başkanımız “Hizmetlerin sahiplenilmesi etik değildir” diye bir cümle kullanmış. Bu cümleye sonuna kadar katılıyorum. Ancak bütün hizmetleri ben yaptım, tek başıma başardım. Hükümet bana yardım etmedi diye her gün gazetelerde demeçlerini görüyoruz. Yaptığınız her işte hem devletin hem de hükümetin katkısını belgeleriyle ispat ederim. Eğer her işin sahiplenilmesini etik görmüyorsanız Ulu Camiin önündeki ucubenin kaldırılması için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan Milletvekilimiz Sayın Prof. Dr. Cem ZORLU’nun desteğiyle para aldığınızı ilan edin… AK Parti’nin bu konuda size yapmış olduğu yardımlar için teşekkür edin. Böylece bu işi tek başına sahiplenmeyerek etik davranmış olursunuz… Bir de “Bu paraların gelmesi için de hiç kimsenin himmetine Ereğli Belediyesinin ihtiyacı yok” diyerek size yardım edenlerin yüzünü de aşağıya eğiyorsunuz… Unutmayın ki bu şehir hepimizin. Öyle her gün insanları kötüleyerek, hep ben, hep bana diyerek bir yere varılamaz.

Ereğli’de asfaltlanmamış yol kalmadı gibi bir tabir kullanılmış. Ben Ereğli’de asfalt yapılmamış bir sürü yer gösteririm. Hem vatandaşımızın parasıyla nasıl bu kadar düşünülmeden hareket edilebilir ki. Asfalt bildiğiniz gibi belli ömrü olan ve belli tekniklerle dökülmesi gereken bir karışımdır. Sırf seçime kadar idare etsin anlayışıyla asfalt işi doğru olmayacaktır. 2-3 yıl içinde o asfaltların hepsi kalkacak ve yollar delik deşik olacaktır. Yazık değil mi bu insanların parasına. Eğer iş yapacaksanız ara sokaklara asfalt değil taş döşeyin… Ayrıca insanların yürümesi için kaldırım yapmayı unutmuşuz… Kaldırımsız şehir olarak adlandırılacak Ereğlimiz... Bir de yolgeçen geçmeyen her yere kum dökülüyor. İnsanlardan habersiz imar planında yol geçmeyen yerlere bile kum döküldüğü oluyor. Bazı insanlar evinin önüne sipariş usulü kum döktürülüyor. Bu işi de belediye ekipleri yapıyor. Haa bu kumlama işi her isteyen gariban vatandaşımın evinin önü için değil hatırlatayım…  Bu kumlar parasız mı? Parasız ise tamam. Ancak parası bizim cebimizden çıkıyorsa bunun hesabını birileri sorabilir.

“Açta açıkta işsizimiz kalmayacak diye söz verdik.” demişsiniz.

Kaynak:http://huseyinoprukcu.com/print:page,1,297-oprukcudan-eregliye-mujdeli-haberler-var.html

 Bu sözü vermişseniz gereğini de yerine getirmelisiniz. Ereğli’de ne kadar işsiz var ise hepsine iş verin. Bazıları diyebilir ki belediyenin işi insanlara iş bulmak mıdır? Evet, belki ama o zaman söz vermek ne oluyor? Belediyenin işi iş vermek değildir. Fakat iş sahaları oluşturarak bu alanda yatırım yapacak kişileri teşvik etmek ve işletmelerin kurulmasını sağlamaktır. Şu anki belediye hangi iş sahaları oluşturmuştur? 5000 Kişiye iş, 5000 Konut ve 5000 öğrenciye burs sözünüzle ilgili kaç kişiye iş, kaç kişiye konut ve kaç kişiye burs verdiğinizi lütfen açıklayın...

Diyorlar ki şu anki belediye önceki belediyeden iyi çalışıyor. Bu konuyu muhatabına sormak lazımdır. Ancak geçmişteki belediyelerin kötü olması şu anki belediyenin çalışmalarını haklı mı çıkarıyor? Demek ki hepsi eksik çalışmış veya hiç çalışmamış. Hem kim ne kadar çalışmış onu halk takdir edecektir. Bir önceki belediye iyi çalışmamış ki halk da seçmemiş. Halk ne derse o olur. Ben Ereğli’de Dr. Faruk Sükan, Ahmet Rasim Erel, Ali Talip Özdemir dışında çalışmış bir belediye bilmiyorum veya duymadım. Bu konuyu da ileriki yazılarımda ele almaya çalışacağım.

Bu arada Hüseyin Obrukçu abimiz bir sonraki dönem Ereğli’de belediye başkanı olarak kalmayacak. Neden mi? Çünkü kendisi seçilse de seçilmese de 2015 yılında milletvekili adayıdır.  En kötü ihtimalle 2. sıradan aday gösterilecektir. Bu böyle biline…

Gelelim bu yazıları yazmamı, belli manaya oturtup hoca belediye başkanı adayı olacak diye düşünenlere.  Bunun en büyük sebebi Ekrem Hortu’dur. Çünkü kendisine selam veren herkesi belediye başkanı adayı olarak ilan etmekle üstüne yoktur. Kaç defa bana “aday mısınız hocam?” diye sorduğunda böyle bir şeyin olmadığını söyledim. Fakat her nedense yazılarını ilgi çekici hale getirmek için araya bizim ismimizi de sıkıştırıyor. Şu anda AK Parti İlçe Teşkilatında 6-7 kişinin bu görevi layıkıyla yapabilecek düzeyde olduğunu söylemek lazım. Eeee o zaman neden yazılar yazıyorsunuz diyenlere meydanın boş olmadığını hatırlatmak için diyeyim… Albert Camus derki “Fırtınanın şiddetti ne olursa olsun; martı sevdiği denizden asla vazgeçmez…” Evet siyasetçiyiz. Fakat siyaset illaki bir koltuk hevesiyle yapılmaz.

Allah’tan korkan kimse, nefsinin her istediğini yapmaz, Nefsin üstâdı İblîs'tir.” diyerek belediyeciliği bir siyasi görüşe bağlamanın yanlışlarını hatırlatalım. Eğer amaç halka hizmet ise ona buna takışmayı;  MHP, CHP, AK Parti, BBP çatışmasını bir yana bırakalım da gençlerimize nasıl iyi bir yaşama alanı yapabiliriz, onları nasıl gelecek dünyaya sağlıklı biçimde hazırlayabiliriz onu düşünelim…

Selam ve hürmetlerimle…