EREĞLİDE YÖRÜKLER - KONAR GÖÇERLİK

Mustafa Özyıldız

 MESELE HALİNE GELEN BİR KEÇİ SORUNU

Osmanlı İmparatorluğu döneminde de zaman zaman iskan sorunu yaşayan Taifei-Yörükan olarakta adlandırılan konar göçer,

Türkmen Aşiretleri,Yörükler çeşitli sebeplerle imparatorluk ve cumhuriyet dönemlerinde küçük gruplar halinde Anadolu'nun yaylacılık yapmaya,göçerlik yapmaya ,hayvancılıkla  uygun bölgelerinde yerleştirilmeye yönlendirilmiş bu aşiretlerde gönülsüzde olsa buna katlanmak zorunda kalmışlardır.

Bugün yoğun olarak Adana Mersin Aydın Konya Afyon ,Kırıkkale vb illerde yaşayan örf ve adetlerine bağlı  bu yörüktürkmenaşiretleri konar göçer usuldeki hayvancılık faaliyetleri ilede asırlar boyu  önemli bir ekonomik faaliyet ve istihdamı sağlamaktadırlar.

Ereğli miz'de nüfusun onda birine yakın kısmını oluşturan Yörükler ağırlıklı olarak Ayrancı ilçesi köylerindendir.

Ereğli'nin Adana'ya  ve Mersine bakan Toroslar bölgelerinde yapılan yaylacılıkla haberdar olduğu, bildiği göçerler,1950 lerden sonra gelişen köyden kente göç ,tarım ve hayvancılıktan uzaklaşma şeklinde gerçeklesen toplumsal değişim ve  ormanlık alanlarda devletin keçi ile mücadele stratejisi ve son 30 yıldır gelişen kuraklık  belirli oranda Ereğli deki yörükler dahil ,konar göçerlerin ,Yörüklerinde yazları yapılan göçerlik faaliyetlerinin azalmasına sebebi olmuştur.

2008 li yıllardan başlayan ve  tartışmalara neden olan diğer bir  anlayışla da ”Avrupa kıl keçisini ormanlardan çıkararak yerine, verimi daha yüksek olan ormanlar için zararı da olmayan Saanen keçilerini ikame etti. Türkiye’nin de bu konuda mutlak suretle ilerleme sağlaması gerek. Orman Bakanlığımız bir yandan ağaçlandırmayla meşgul, büyük emekler sarf ediyor, tel örgüyle tohum atılan yerleri, fide ekilen yerleri çeviriyor, ama kıl keçisi sürüsü bir defa ekili alana girerse tamamını yok ediyor. Kurban Bayramı bu sayıyı azaltmak için en iyi fırsat. Vatandaşlarımız kurbanlıklarını alırken öncelikli tercihlerini keçilerden yana kullansınlar. Kıl keçisi varlığının azalmasının ormanlar için faydasının yanında kırmızı et olarak da dünyanın en kaliteli, en iyi eti. Bu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. O bakımdan kurban kesiminde halkımız keçiye öncelik verirse, iki taraf için de yararı olur.”düşüncesi bürokraside ve karar vericilerde hakim görüş olmuştur.

Bu konu ile alakalı faaliyet gösteren,kamuoyu oluşturulmasına çalışan ve  Yörüklerin bir kolunu temsil eden Mersin-Karaman bölgesi yaylalarında gezinen Sarıkeçili Yörüklerinin Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kıl çadırlarda yaşamlarını sürdürmeye devam ettiklerini de vurgulayan Sarıkeçili dernek başkanı Pervin  Savran söyledikleri de bir hayli önemli ve dikkat çekici,

“Şimdi öyle bir şey ki binlerce yıl öncesinden Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ederek gelen kara çadırlarda kıl keçilerimizle, atlarımızla, develerimizle birlikte Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yaşamımızı sürdürmekteyiz. Doğayı koruyan, ormanı koruyan, çevresini koruyan hani binlerce insanların arasında yüzlerce aile kara çadırda hayatını sürdürmektedir. İnanılmaz bir gürültü kirliliği vardı. Son yıllarda bunlar aşılmaya çalışıldı ama önemli olan seyyar eğitimimiz, seyyar sağlık hizmetimiz ve göç yollarımızdaki su sorunlarımıza çözüm hala üretilmedi.  Ben şunu bekliyorum, Türkiye Cumhuriyeti devleti o kadar büyük bir devlet  bu kültürü yaşatan, dağları, ormanları koruyan çobanlarımıza eğitim ve ekonomik konuda kısa zamanda bir destek sağlanacağını ümitle bekliyorum. Bizim yaptığımız çalışmalarda zaman zaman evrak üzerinde eksiklerimiz oldu, biz onun farkındayız. Ama  ümit ediyoruz ki bu yapılan çalışmaların daha sağlıklı olması için, bu göçer ailelere çobanlarımıza ekonomik konuda destek verilmesi  kısa sürede çalışmaların yapılması önem arz etmekte.”

KEÇİLER ORMAN YANGINLARINI ÖNLÜYOR!

-Orman yangınlarının önlenmesinde kıl keçilerinin önemli fonksiyonları bulunmaktadır. Orman yangınlarını küçük alanlar içinde tutmak ve yayılmasını önlemek amacıyla her yıl, binlerce kilometre yangın emniyet şeridi ve yolu tesis edilmektedir. Keçilerin açtıkları patikalar, doğal yangın emniyet yolu ve patikası görevi yapar. İnsanoğlu, için bu patikaları açmak ve tesis etmek pahalı ve zordur. Keçiler bunu yaparak, çıkan yangınların önlenmesine katkıda bulunur.

ABD YANGINLA MÜCADELEDE KEÇİLERİ KULLANIYOR

-Keçiler yetişkin ağaçların bulunduğu bir alanda otlatılırlarsa, ormana zarar değil yarar getirir. Çünkü yetişkin ağaçların çevresindeki bütün bitki örtüsünü temizlerler. Böylece yangının yayılma riskini artıran unsurlar ortadan kaldırılır. Bir yangın çıktığında alevler, zemindeki arazide bitki kalıntısı kalmadığı için yayılamaz. Böylece, yetişkin ağaçların bulunduğu sahadaki yangın yayılma olanağı bulamaz. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri, orman yangınlarıyla mücadelede keçileri etkin bir şekilde kullanmaktadır. ABD ‘de keçiler yetişkin ağaçların bulunduğu ormanlık alanlara bilinçli olarak otlatılmaktadır.

KEÇİ GİDERSE KENE GELİR

-Ülkemizde kene tarafından ısırılan insanların ölümüne şahit olunmaktadır. Kenenin, bu kadar yaygın olmasının nedenleri arasında kırsal yöredeki hayvan sayısının az olması ya da azaltılmaya çalışılmasıdır. Kenenin en büyük düşmanı kuşlar ve açık alanda gezinerek beslenen kümes hayvanlarıdır. Normal olarak kene insanlara saldırmaz ve ısırmaz. Ama konukçu olarak beslenemeyeceği hayvan bulamadığı zaman insana saldırmaktadır.

ANNE SÜTÜNE EN YAKIN SÜT, KEÇİ SÜTÜ

-Keçinin hiçbir evcil hayvanın ulaşamayacağı ve otlayamayacağı bitki türlerini yiyerek ana sütüne en yakın kalitede süt ve et üretebilen tek evcil hayvandır. Keçi, otlama yoluyla bileşeni olduğu ekosistemler üzerinde etkili olmakta ve tür zenginliğini olumlu yönde etkileyerek biyolojik çeşitliliğe katkı yapmaktadır.

TÜRKİYE’DE AZALTILIYOR, DÜNYADA YÜZDE 60 ARTIYOR!

-Son yirmi yılda, Türkiye keçi sayısında önemli düzeylerde azalma gözlemlenmektedir. Hayvan sayısında azalma, birim verimlilik artışı konusundaki etkinliklerinin de başarılı olmaması nedeniyle toplam et, süt ve deri üretimimizde önemli gerilemeler yaratmıştır. Dünyada ise Türkiye’nin tam aksine bir süreç işlemekte olup, dünyadaki keçi sayısı yüzde 60 artmıştır. Günümüzde Amerika ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde et ve inek sütü üretimi oldukça fazla olmasına rağmen keçi yetiştirmek için özel çiftlikler kurulmaktadır. Bu çiftliklerden elde edilen sütler oldukça yüksek fiyatlarla satılmaktadır.

KEÇİ, 3 MİLYON KİŞİYE İŞ SAĞLIYOR

-Keçi yetiştiriciliği ağırlıklı olarak ormanlık ve dağlık alanlardaki işletmelerde yapılmaktadır. Çünkü doğal koşullar nedeniyle bu alanlarda diğer hayvancılık faaliyetleri yapılamamakta veya çok düşük düzeylerde yapılmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 500 bin adet işletmede keçi yetiştiriciliği yapılmakta ve bu üretim kolu yaklaşık 3 milyon kişinin gelirine katkıda bulunmaktadır.

ADAPTASYON VE DİRENÇ SEMBOLÜ

-Keçiler kötü çevre şartlarında kolaylıkla yetiştirilebilmektedirler. Diğer çiftlik hayvanları tarafından değerlendirilemeyen dağlık bölge meralarını değerlendirebilirler. Diğer çiftlik hayvanları tarafından değerlendirilemeyen kaba yemleri değerlendirebilirler. Et, süt, kıl, tiftik, deri, post, barsak, gübre gibi çeşitli amaçlarla kullanılabilen çok sayıda ürüne sahiptirler. Bitkisel üretim yapılacak arazisi bulunmayan orman içi ve kenarı yerleşim birimlerinin en önemli ve tek geçim kaynağıdır. Büyükşehir kenarı ve yakınında yaşayan düşük gelirli yetiştiricilerin süt ve et gereksinmesinin karşılanmasını sağlar. Yetiştiricinin her an kolaylıkla paraya dönüştürebileceği hayvanlardır. Basit ve ucuz maliyetli barınaklarda yetiştirilebilirler. Adaptasyon ve hastalıklara direnç yetenekleri yüksektir.

KÜRESEL ISINMAYA KARŞI KIL KEÇİSİ

-Önümüzdeki yıllarda küresel ısınma ve kuraklık, insanoğluna birçok olumsuzluklar getirecektir. Konya Ovasına bakınız, çöl görünümüne almaya başladı. Küresel ısınma ve kuraklık bazı bitki ve hayvan türlerinin yok olmasına neden olacaktır. Kuraklığa dayanaklı türler ise ayakta kalabilecektir. Kıl keçisi, kuraklığa ve susuzluğa dayanaklı bir hayvan olup, yine kuraklığa ve susuzluğa dayanaklı odunsu bitki türleriyle beslenmektedir.

ORMANCILIĞIN KEÇİ POLİTİKASI ‘ORTADAN KALDIRMA’ ÜZERİNE

-Ormanlardan faydalanmak sadece endüstriyel odun elde etmek değildir. Ormanlık alanlardan ülke ekonomisine ekolojik dengeler içinde fayda sağlayan her türlü faydalanma şeklini planlı ve sürdürülebilir bir şekilde yapılması sağlanmalıdır. Ormancılık keçi hayvancılığını hiçbir araştırma yapmadan ortadan kaldırmak bir politika haline getirmiştir.

ÇOBANIN HAKKI MADENCİLERE

-Hayvancılık sektörü en az ormancılık sektörü kadar bu ülke için gereklidir. Ülkemizdeki insanlar temel besin değeri olan eti yeterli alamamakta ve sağlıklı nesiller yetişememektedir. Keçi hayvancılığı ülkemizin en fakir kesimi olan orman köylüleri tarafından yapıldığı için bu kesim bu yanlış politikaya seslerini çıkaramamaktadır. Takdir edilir ki maden ve taş ocaklarının, ormanlara ve doğal ekosisteme daha fazla zarar verdiği aşikârdır. Fakat madenciler nüfuzlu oldukları için maden kanunu ile hakları korunmaktadır.

TÜRKİYE, KEÇİLERİNİ YOK ETMEKLE MEŞGUL

-Keçi bir orman ürünüdür nasıl yaylaların yüzde 64’ünün erozyona açık ve yüzde 70-80’ninin bozuk ve verimsiz olmasının sebebi kontrolsüz koyun otlatmasıdır. Yaylaları iyileştirmek için koyunları ortadan kaldırmak ne kadar mantıkla bağdaşmaz ise ormancılık içinde keçiyi ortadan kaldırmak o kadar isabetsiz bir anlayıştır. Bugün dünyada en çok tüketilen et keçi eti ve hatırlanması gereken bir diğer önemli nokta, keçinin koyun ve inek gibi hayvanlara oranla çok daha zor şartlarda ve susuz alanlarda yaşabiliyor olmasıdır. Küresel ısınmadan en çok etkilenecek ülkelerden biri olan Türkiye ise keçilerini yok etmekle meşgul.

ÜLKE İÇİN ZORUNLULUK

-Ormanlarımız yenilebilen bir doğal kaynağımız olarak sürdürülebilir kullanım mantığı ile çok yönlü faydalanma esas alınarak planlanmalıdır ve işletilmelidir. Ülke ekonomisi, nüfus artışı sağlıklı beslenme göz önüne alınarak otlatma fonksiyonu da göz önünde tutularak planlı otlatmaya açılmalıdır. Ülkemizde yapılan başıboş ve plansız keçi hayvancılığını zaman- mekân ve taşıma kapasitesi düzenlemesi yaparak sürdürülebilir hale getirmek ülke ekonomisi ve yöre insanı için bir zorunluluktur.

Türkiye hızla ve çarpık biçimde kentleşiyor. Kırsaldaki yaşam döngüsü son on yılda tuzla buz olmaya başladı. Anadolu’nun kadim köklerinden beslenerek son bin yılda ürettiği kültürel doku da bu hengamede eriyip gidiyor. Kırsaldaki sosyal ve kültürel dokuyu besleyen en önemli araçlardan biri sayıları milyonları bulan keçilerdi. Ancak Türkiye son on yıldır akıllara zarar bir keçi tartışmasının içine girerek adeta ‘keçileri kaçırmaya’ başladı. Galiba bizden olan herşeyi yavaş yavaş yok ediyoruz desek yalan olmayacak  .Sonunda kısman de olsa keçilerin iddia edildiği gibi ‘günahkâr’ olmadıkları anlaşıldı ama iş işten çoktan geçmişti. Çünkü bu süreçte devlet eliyle adeta ‘soykırımdan’ geçirilen kıl keçilerinin sayısı hızla erimiş ve keçi yetiştiriciliğiyle yaşamını sürdüren kırsaldaki nüfusun büyük kısmı kente göç etmek zorunda kalmıştı. 2011 Şubat’ında meclis’te kabul edilen Torba Yasa ile yaklaşık 40 yıldır ormanlık alanlara girişi yasaklı olan keçilere ‘denetimli serbestilik’ getirildi. Ancak bu düzenleme bakanlığın keçilere bakış açısını pek de değiştirmedi.

Sağlıcakla kalın

Mustafa Özyıldız

Kastamonu Üniversitesi-Müdür