Mustafa Özyıldız

Mustafa Özyıldız

Torosların Bereketli Hilal’indeki Ereğli 1

Ereğli bölgesi  tarihi ve kültürü ;  Ereğli bölgemizin incelenmesi gerektiğinde bölgenin tarihsel arka planını bilmek zarureti vardır. Tarihsel arka plan olarak Osmanlı döneminde kent birkaç asırlık periyotta nüfus ve ekonomi yönüyle gelişme imkanı bulamamıştır. Bunun sebeplerine gelince; uzunca bir süre Karamanoğlu beyliği hükümranlık alanında bulunan şehir, Karamanoğlu Osmanlı çekişmesinden etkilenmiş, Karamanoğlu beyliğinin kendisini Selçuklu Devleti’nin devamı sayması neticesi uzun dönemler mücadele alanı içinde kalmıştır.  Bölgeden Karadeniz’e Balkanlara Kıbrıs’a ve birçok yerlere Karamanoğlu beyliğine bağlı aşiretlerin zorunlu iskân edilmeleri sonucunu getirmiştir. Bu da Anadolu bozkırın bu bölgesinde nüfus ve bayındırlık faaliyetlerini sekteye uğratmıştır. Daha sonraki dönemlerde ise bölgeye Dulkadiroğlu Bekdik, , bozuluş Türkmenlerinin yerleştirildiğini, Karacadağ bölgesine de Kayseri tarafından gelen Türkmen, yörük aşiretlerinin yerleştirildiğini biliyoruz. Toroslarda ve Ayrancı Derbent bölgelerinde ise konar göçer Yörükan aşiretleri ve Atçeken Türkmenlerinin iskanını görmekteyiz. Osmanlı ordusu ağır nakliye ihtiyacına binaen bölgeden zaman zaman nakliye aracı olarak bölgede üretimi yapılan camızlardan temin yoluna gitmiş ordunun savaş levazımatı sayılan at ihtiyacının bir kısmını da Toroslardaki Atçeken Oymaklarından karşılamıştır.

        Bölgenin civardaki çok sayıda ırmağın beslediği bataklık sazlık alanlarının geniş ovaya yayılması ki sınırları Hasan Dağı, Bor civarındaki Melendiz Dağı, Karapınar Karacadağ’dan Hotamış Ovası dahil Karadağı da içine alacak çok geniş bir düzlükte, iskanın oluşmamasında bu bataklık ve sazlık alanın etkili olduğunu kabul edebiliriz, bu alandan kaynaklanan sivrisinek ve sıtma probleminin bölge için çağlar boyunca en önemli sağlık problemlerden biri olduğunu görmekteyiz. Bölgede antik çağ yerleşkelerinin bu problemin çözümü için yığma tepeler üzerinde çok sayıda yerleşke yaptıklarını veya dağlık bölgeye yerleştiklerini buralarda yaşadıklarını bilmekteyiz. Bölgenin Akdeniz’e açılan 2 boğaza yakın olması her çağda devamlı askeri akınlara maruz kalınmasına bu da yerleşimlerin küçük ölçekli kalmasına sebebiyet vermiştir. Ereğli’miz açısından bazı yönlerden şans olan bazı yönlerden şanssızlık olarak kabul edebileceğimiz bu coğrafi konum ve tarihsel arka plan bölgede klasik bir Osmanlı kent oluşumunu ve kent kültürü gelişimini engellemiştir.

        Şehirdeki birkaç eser Selçuklu ve Osmanlı dönemi izlerini taşırsa da, şehirde eski çağ uygarlıklarının daha geniş ve büyük yerleşkeler kurduklarını kalıntılardan görmekteyiz. Bunlar çok sayıda Hüyük adı verdiğimiz yığma tepelerde ve kent merkezinde ki çapı bin metre olan yığma alanda ki buraya dökme barı denir ve düzlükten 4-6 metre yükseklikte bulunan Roma, Bizans kalıntılarında, İvriz ve Anora kent kalıntılarında rastlamaktayız. Çeşitli dönemlerde birçok köklü uygarlığı barındırmış bu kadim kent, Osmanlı devletinin son dönemleri ve cumhuriyetin ilk yıllarında nüfus ve kültürel yapı açısından tipik bir taşra kasabası özelliğindedir. Bugün de bunun sosyal ve kültürel pek çok yansımalarına şahit olmaktayız. Memleketimizdeki bölgecilik kültürünü bunun bir yansıması olarak kabul edebiliriz. Günümüzde yaşanan bölgecilik kültürü Ereğlililik ve kentli bilincinin oluşmasında aşılması gereken önemli bariyerlerden birisidir. bugün Ereğlilik kimliğini taşıyan ve kentli bilincine ulaşmış büyük kentlerde yaşayan ve önemli bir nüfusa ulaşmış Ereğlililerin gelinen noktayı anlamakta zorlandıklarını biliyoruz. Kentte gelinen bu nokta sanayi endüstrisinden tarım endüstrisine dönüşümüzün de bir ispatı niteliğindedir.

         Ereğli’mizde cumhuriyetin ilk yıllarında ulusal bankacılığa yönelik adımlar atılmış olup bu dönemde Ereğli’de şehir ayan kesiminin katılımı ile bir banka teşekkülü kurulduğunu bilmekteyiz. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren bir arayış içerisindeki Ereğli eşrafı ve yerel yönetim önderlerinin bugün için çok önemli kabul edilebilecek cesaret ve gayretleri ile Sümerbank’ın kurulması projesi gerçekleşmiş ve bunun tabii bir sonucu olarak ta Ereğli’nin kaderi değişmiştir. Kent kasaba hüviyetinden kent hüviyetine doğru hızlı bir dönüşüm yaşamış, büyük kentlerden çok sayıda eğitimli teknik ve idari personel Ereğli’ye gelmiş ve yerleşmişlerdir. Fabrika kent açısından üretimin yanı sıra sosyo- kültürel bir özellikte taşımış sineması, spor salonları, müzik korosu, kreşi, eğitim merkezi, lokali, lojmanları, İvriz’deki elektrik santrali, laboratuvarları, tamir atölyeleri ve okulu ile her bakımdan gelişmiş bir yaşam alanları oluşturmuştur. Her kente fabrika kurulduğunda kent bundan etkilenir ancak kentin yeniden yapılanmasına, sanayileşmesine, modern yaşam standartlarına kavuşmasına bu ölçüde imkan sağlayabilen bir fabrika pek çok Anadolu kentimize nasip olmamıştır. Merinos Çiftliği, Fidanlık İşletmesi, İvriz Köy Enstitüsü ile birlikte düşünüldüğünde Torosların bereketli hilalinde bugünkü büyüklüğü ile modern bir kent meydana gelmiştir.

        Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası imparatorluk bakiyeleri olarak adlandırılan muhacir göçmenlerin bölgeye iskanı ile ki bunlar balkan kökenliler (Arnavutlar, Selanik ve Kozana grubu, Boşnaklar, Bulgaristan’dan gelenler vb) kafkas kökenliler (Adigeler, Kabartaylar, Çeçenler, vb.) Kırım Tatarları olarak sayabiliriz yerli Türkmen ve Yörük nüfus diyebileceğimiz kitlelerle muhacir nüfus ve daha eski dönemlerden kalma diyebileceğimiz yerli nufus  zaman içerisinde kaynaşmışlar, kültürel alış veriş sayesinde bugünkü zenginliği ile Ereğli mutfak kültürü (et sebze ve zeytinyağlı yemekler ile Arabaşı, Ekşili, Uzun Kabak, Sarma, Kayısılı, Erik Yemeği, Kalle  vb) ile hoşgörülü ve uzlaşmacı, misafirperverlik gibi pek çok meziyete sahip Ereğli Kültürü oluşmuştur.Kaybolmakta olan bu kültürün sürekliliğini sağlamak ileride turizm vb  sektörlerin ilerlemesi için hayati öneme haizdir.1950-1990 yılları arasındaki periyotta emsal kentler arasında çok iyi bir noktada olan kentimiz bugün problemlerini çözme noktasında zorlanmaktadır. Kent cumhuriyet dönemi sanayileşme sloganındaki 3 beyazdan kumaş, un ve şeker endüstrilerinden belirli dönemlerde ülke geneli ölçeğine göre önemli üretimler sağlamıştır. Bugün şehir et ve süt üretimi ve buna dayalı sanayileri ile meyve ve sebze üretimi ile diğer tarımsal ürünlerde önemli üretiminler sağlamakta olup, bununla birlikte katma değeri yüksek tarım ve hayvancılık dışında 3. bir sektörün geliştirilmesi zarureti ortadadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum